From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
wise /wˈaɪz/ 1. (sonek) yoluyle 2. tarzda 3. -e bağlı olarak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
wise /wˈaɪz/ 1. (argo) haberdar etmek, bilgi vermek. wise up (argo) aklını başına toplamak, hizaya gelmek 2. akıllanmak. Wise up! Sakın ha! Dikkat et! Gözünü aç!
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
wise /wˈaɪz/ 1. usul, tarz, suret, yol, yöntem . in any wise herhangi bir suretle. in no wise hiç bir suretle, katiyen, asla. in some wise bir dereceye kadar. on this wise bu veçhile.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
wise /wˈaɪz/ 1. akıllı, tedbirli 2. tecrübeli, bilgin olan, ferasetli 3. bilgece 4. mahir, usta 5. (k. dili) haberli 6. (A.B.D.), (argo) küstah. wise guy (argo) ukalâ, pişkin herif. .Don't get wise! Haddini bil! get wise (argo) haberdar olmak, dorusunu bilmek. I'm wise to him Onun hikayesini bilirim Kurduğu hilelerden haberdarım. look wise işten anlar gibi bakmak. No one will be any the wiser kimsenin ruhu duymaz. The suspect said nothing, so the police were none the wiser Sanık konuşmadığmdan polisler bir şey öğrenemediler. wise'ly akıllıca.