From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
top /tˈɒp/ 1. topaç. sleep like a top külçe gibi uyumak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
top /tˈɒp/ 1. üst, tepe 2. zirve, doruk 3. baş 4. başın tepesinde bulunan saç tutamı 5. (çoğ.) bitkinin toprak üstünde kalan (kıs.)mı 6. en yüksek derece, en yüce yer 7. (den.) çanaklık 8. (spor) topun tepesine vuruş 9. en yüksek 10. âlâ, birinci derecedeki, birinci sınıf. top boot uzun potin. top hat silindir şapka. top'less üstü olmayan 11. belden yukarısı çıplak. top'most en üstteki. at the top of his lungs bar bar, avazı çıktığı kadar. blow one' top (argo.) tepesi atmak 12. çıldırmak. go over the top siperden çıkıp saldırmak 13. beklenilenden daha çoğunu elde etmek. off one' top kafadan çatlak, kaçık. on top zirvede 14. başta, en güç1ü 15. başarılı. on top of en tepede 16. üstünde 17. ilâveten, ek olarak 18. az kalsın, nerdeyse on top of that hem de, üstelik. one thing on top of another üst üste, birbiri üstüne. over the top fazladan. I'm on top of the world. Dünyalar benim oldu.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
top /tˈɒp/ 1. (-ped, -ping) tepesini kesmek 2. üstünü kapamak, kapak koymak 3. kapak yerine geçmek 4. tepesine çıkmak 5. tepeye varmak, üstünden geçmek 6. geçmek, üstün gelmek 7. üstesinden gelmek 8. (kim.) damıtarak en uçucu (kıs.)mını ayırmak 9. (spor) topun tepesine vurmak top off bitirmek, sona erdirmek 10. tepeleme doldurmak. Can you top this? Bundan daha iyisini uydurabilir misiniz?