From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3: sow /sˈəʊ/ 1. dişi domuz 2. (mad.) erimiş maden oluğu 3. bu olukta yapılan maden külçesi. sow thistle eşek marulu, (bot.) Sonchus oleraceus.
sow /sˈəʊ/ 1. dişi domuz 2. (mad.) erimiş maden oluğu 3. bu olukta yapılan maden külçesi. sow thistle eşek marulu, (bot.) Sonchus oleraceus.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3: sow /sˈəʊ/ 1. (-ed, -ed veya sown) tohum ekmek, tohum saçmak 2. yaymak, saçmak, neşretmek. sow one' wild oats gençlikte çılgınlıklar yapmak, başında kavak yelleri esmek.
sow /sˈəʊ/ 1. (-ed, -ed veya sown) tohum ekmek, tohum saçmak 2. yaymak, saçmak, neşretmek. sow one' wild oats gençlikte çılgınlıklar yapmak, başında kavak yelleri esmek.