From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
slip /slˈɪp/ 1. seramik yapımında kullanılan ince ve sulu kil.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
slip /slˈɪp/ 1. daldırılmak için koparılan dal 2. ince ve uzunca kâğıt parçası 3. çok zayıf ve uzun boylu çocuk 4. daldırmak için dal koparmak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
slip /slˈɪp/ 1. (slipped, -ping) kaymak 2. eli veya ayağı kaymak 3. kaydırmak, geçirmek 4. serbest bırakmak, serbest kalmak 5. yanılmak, hataya düşmek 6. kaçmak, kaçırmak 7. çıkmak (kol, bacak) 8. gizlice vermek 9. erken doğurmak (hayvan) slip away sıvışmak 10. hissettirmeden çıkıp gitmek 11. ölmek. slip by akıp gitmek (zaman) slip in kayıp içine düşmek 12. girivermek. slip off sıvışmak 13. çıkarmak, üstünden atmak (elbise) 14. hissettirmeden gitmek, sıvışıp gitmek. slip on giyivermek, üstüne geçirmek. slip one over on (k. dili) aldatmak. slip out savuşuvermek 15. ağzından kaçmak. slip the cable (den.) lengeri kaldıramayıp gomenasını salıvermek. slip up yanılmak, sürçmek. It. slipped my mind Aklımdan çıktı Unuttum. let slip kaçırmak, salıvermek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
slip /slˈɪp/ 1. kayma, kayış, ayak kayması 2. yanlışlık, hata, sürçme 3. (jeol.) heyelân, kaysa 4. kadın iç gömleği, kombinezon 5. yastık yuzü 6. (A.B.D.) iki iskele arasındaki dar yer 7. üzerinden geminin karaya çekildiği kızak 8. iskele palamar yeri 9. (kriket) kalenin arkasındaki yer 10. köpek tasması. slip of the tongue dil sürçmesi. give someone the slip bir kimseden sıvışmak, atlatmak.