From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
place /plˈeɪs/ 1. yer, mevki, mahal, mekân, mevzi 2. küçük sokak veya meydan 3. semt, şehir, kasaba 4. ev 5. (mat.) hane 6. memuriyet, görev, vazife. place card davetlilerin sofradaki yerlerini gösteren kart. place in the sun iyi durum. place kick (spor) saha üzerine konulmuş olan topa vuruş. give place to öncelik tanımak 7. yer vermek. go places ( argo) başarıya ulaşmak. high places yüksek. out of place yersiz, münasebeti olmayan. take place vaki olmak, meydana gelmek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
place /plˈeɪs/ 1. koymak, bir yere koymak, yerleştirmek 2. bir memuriyete veya işe koymak 3. vermek, yatırmak (para) 4. atamak, tayin etmek 5. çıkarmak, tanımak 6. koşuda ikinci gelmek 7. ( spor) birinci, ikinci veya üçüncü gelmek 8. derece almak 9. bırakmak 10. sınıflandır- (mak.) place a bet bahse girmek. place an order sipariş vermek, ısmarlamak.