From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
mark /mˈɑːk/ 1. işaret, marka, alamet 2. damga 3. nişan, hedef 4. kâfi derece 5. şöhret, liyakat 6. (den.) iskandil savlası üzerinde kulaç işareti 7. not (ders) 8. leke 9. yara yeri, iz. a bad mark kırık not, kötü. not beside the mark konu dışı, mevzudan dışarı. highwater mark suların en çok yükselme haddini gösteren işaret, doruk şizgisi. hit the mark nişanı vurmak 10. muvaffak olmak. make one' mark şöhret kazanmak. miss the mark hedefe isabet et memek 11. tam doğru olmamak 12. konu dışı olmak. of mark meşhur. Plimsoll mark seksen tondan fazla her gemide yazılması lüzumlu olan ve su hatlarını gösteren işaret. up to the mark istenilen derecede. wide of the mark hedeften uzak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
mark /mˈɑːk/ 1. ilk Hristiyanlardan biri, Yani Ahdin ikinci kitabının yazarı, Markos.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
mark /mˈɑːk/ 1. isaretlemek, damga vurmak 2. ortaya çıkarmak 3. göstermek, meydana koymak 4. çizmek, yazmak, işaret etmek 5. sayı tutmak 6. not vermek 7. hatırda tutmak, mimlemek, dikkat etmek 8. (tic.) fiyat etiketi koymak. mark off hudutlarını çizmek. mark down fiyat indirmek. mark out hudutlarım çizmek 9. planını yapmak 10. seçip ayırmak. mark time yerinde saymak 11. durup beklemek. mark up çizmek 12. fiyat yükseltmek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
mark /mˈɑːk/ 1. Alman parası, mark 2. eskiden bir gümüş veya altın tartısı.