From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
man /mˈan/ 1. (çoğ.) men) adam, erkek 2. erkek cinsi 3. insan 4. insan türü 5. erkek adam 6. uşak, erkek işçi 7. biri, bir kimse, şahıs, kişi 8. satranç veya dama taşı, pul the Man (A.B.D.), (argo) beyaz adam 9. yönetim, sistem. man about town tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam. Man alive! Yahu! Be adam! man and boy hayatı boyunca. man and wife, man and woman kan koca. man Friday köle gibi sadık uşak (Robinson Crusoe'nun kölesi) man in the moon ayın içinde görüldüğü farzolunan hayalt adam . man in the street sokaktaki. adam man of letters edip, yazıcı. man of the house evin erkeği. man of the world halden anlayan adam. man' estate erkeğin madde ten ve manen olgunlaşması, rüşt. man to man erkek erkeğe, samimi olarak, açıkça. as a man insan gözü ile, insanlık bakımından. as one man birlikte, uyuşarak. be one' own man müstakil olmak, kendisini idare edebilmek. best man sağdıç. every man jack herkes, son ferde kadar. fellow man hemcins, insan .inner man insanın tinsel varlığı 10. mide, iştah. play the man erkekçe davranmak. to a man son ferde kadar, hepsi birden.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
man /mˈan/ 1. (ünlem), (argo) (şaşkınlık, zevk, onay gösterir): Hey, man! Man, what a gamel 2. (konuşmada bir anlamı olmadan boşlukları dolduran söz): Man, did you see...
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
man /mˈan/ 1. (ned, ning) bir işe adam tayin etmek.