From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
lap /lˈap/
1. kucak
2. etek
3. oturan kimsenin dizlerini örten elbise kısmı. lap dog kucağa alınan ufak köpek, fino köpeği. lap of luxury servet ve rahatlık. lapful kucak dolusu.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
lap /lˈap/
1. (ped, ping) katlamak, sarmak, dolamak
2. örtmek
3. bir şeyi tamamen veya kısmen başka bir şeyin üzerine koymak
4. yarışta rakibini bir devirlik mesafe ile geçmek
5. kuşatmak, çevirmek, etrafını sarmak
6. kucaklamak
7. çark ile cilâlamak
8. kenarı başka şeyin üzerine binmek
9. katlanmak, sarılmak
10. başka şeyin üzerine binen kısım
11. yarışta bir kerelik dönüm, bir devir
12. kıymetli taş veya madeni eşyayı parlatmaya mahsus çark. lap dissolve sin zincirleme görüntü. lap joint bindirme.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
lap /lˈap/
1. (ped, ping) dil ile yalayıp yutmak
2. hafif çarpmak (dalga)
3. dil ile yalayıp ağzına çekme
4. köpeklere mahsus sulu yemek, yal
5. sahile yavaş çarpan dalganın sesi. lap up, lap down çabucak içip yutmak
6. beğenip kabul etmek, hakikat olarak kabul etmek.