From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
ice /ˈaɪs/ 1. buz 2. dondurma 3. meyvalı dondurma 4. buza benzer şey 5. pasta üstü için krema 6. (argo) pırlanta 7. dondurmak 8. içine buz koymak, buzda soğutmak 9. pasta üzerine şekerli krema sürmek 10. (A.B.D.), (argo) öldürmek. ice age buzul devri. ice ax dağcıların kullandıkları buz baltası. ice cream dondurma. ice creeper kaymamak için ayakkabıların altına konan sivri uçlu demir, buz nalçası. ice field denizde yüzen büyük buz kitlesi. ice floe denizde yüzen ufak buz kitlesi 11. deniz buzulu. ice hockey buz hokeyi. ice ma- chine buz yapma makinası. ice pack kutup denizlerinde küme halinde bulunan iri buz parçaları 12. buz torbası. ice pick buz kıracağı. ice plant buzhane, buz fabrikası 13. buz otu, buz çiçeği, (bot.) Mesembryanthemum crystallinum. ice point O°C. ice sheet bir kıtayı örtecek kadar büyük buz kitlesi. ice storm yağmuru yağar yağmaz donduran fırtına. break the ice resmiyeti gidermek, havayı yumuşatmak 14. ilk defa bir işe girişmek. camphor ice kâfurla yapılmış merhem. cut no ice (A.B.D.), (k.dili.) önem veya etkisi olmamak. on ice (A.B.D.), (argo) yedekte 15. sonucu lehte olacağı şüphesiz. on thin ice çok nazik veya müşkül bir durumda. iced buzlu, buzla kaplanmış 16. üzerine krema sürülmüş (pasta, kek)