DuckCorp

DuckCorp Dico

(RFC 2229 compliant dictionary server)

Found 2 definitions

  1.                 From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
                    

    foul /fˈaʊl/ 1. kirletmek, pisletmek, murdar etmek, bulaştırmak 2. bozmak 3. rezil etmek 4. yanmış barutun çamuru ile kirletmek (top namlusunu) 5. (den) ot ve midye bağlamak (tekne karinası) 6. dolaştırıp işlemez hale getirmek, çaparız vermek 7. (spor) oyuncuya karşı kural dışı harekette bulunmak, haksız muamele etmek 8. kirlenmek, kir bağlamak 9. dolaşmak, karışmak. foul up (argo) acemice hareket etmek, karıştırmak.

  2.                 From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
                    

    foul /fˈaʊl/ 1. iğrenç kerih, tiksindirici, nefret verici 2. kirli, pis, murdar 3. menfur, çirkin, ayıp 4. bozuk 5. sövüp sayma kabilinden 6. fena (hava) 7. dolaşmış, karışmış, birbirine geçmiş 8. midye bağlamış (gemi teknesi) 9. (den.) gambalı çaparız 10. (spor) kurallara aykırı hareket, faul, hatalı vuruş veya davranış 11. dolaşma, karışma 12. çarpışma, bindirme (gemi) foul bill of health (den.) bulaşık patent. foul breath pis nefes. foul copy düzeltmelerle karalanmış nüsha. foulmouthed ağzı bozuk, küfürbaz. foul play kurallara aykırı oyun 13. haince hareket hıyanet, suikast 14. cinayet. foul shot basketbol faul atışı. by fair means or foul iyi veya kötü yola baş vurarak, nasıl olursa olsun. fall foul of çaparız gelmek 15. çatmak, kızdırmak. to play foul hainlik etmek. foully çirkin bir şekilde 16. haince. foulness bozukluk 17. pislik, kir 18. günah.