From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
fall /fˈɔːl/ 1. (fell, fallen) düşmek, dökülmek, yağmak 2. kapanmak, yıkılmak, mahvolmak, ölmek 3. alınmak, zapt olunmak, düşmek (kale) 4. inmek, azalmak, eksilmek, kesilmek 5. gelmek, çıkmak, vurmak 6. tutulmak, duçar olmak 7. dalmak, başlamak 8. rastlamak, tesadüf etmek, vaki olmak 9. ayrılmak, bölünmek, taksim olunmak 10. doğmak. (hayvanlarda)fall afoul münakaşa etmek, atışmak 11. çarpmak. fall a sleep uykuya dalmak. fall away çekilmek 12. fenalaşmak, gerilemek 13. zayıflamak. fall back geri çekilmek .fall back on(güvenilecek bir kimseye veya bir yere) başvurmak.fall behind geri kalmak, arkadan gelmek. fall down düşmek. fall flat bekleneni elde edememek, karşılığını görememek fall for(A.B.D.), (argo) aldatılmak 14. (slang) kesilmek, bitmek 15. çok beğenmek, bayılmak. fall in dizilmek, sıraya girmek 16. çökmek 17. uygun gelmek, münasip olmak. fall in love âşık olmak. fall in with rast gelmek 18. kabul etmek, muvafakat etmek, uymak. fall into error hataya düşmek, yanılmak. fall off çekilmek, düşmek, bozulmak.fall off the roof (argo) âdet görmek, aybaşı olmak. fall on gelmek 19. hücum etmek, üstüne düşmek, saldırmak 20. keşfetmek. This month the twentieth fell on a Friday. Bu ayın yirmisi cumaya rastladı. fall on one's face (k.dili.) yüzüne gözüne bulaştırmak. fall on one's feet dört ayağının üstüne düşmek, atlatmak, sıyrılmak, başarmak. fall out kavga etmek, bozuşmak 21. (ask.) sıradan çıkmak. fall over yıkılmak. fallover oneself kendini çok istekli göstermek. fall prostrate yüz üstü kapaklanmak, bayılıp yere yıkılmak. fall short (of) kafi gelmemek, eksik gelmek, varmamak, ulaşamamak, umduğu gibi çıkmamak. fall through başarı kazanamamak, muvaffak olamamak, vazgeçilmek. fall to yemeğe veya harbe başlamak, girişmek, başlamak. fall under altına düşmek, dahil olmak, girmek. fall upon saldırmak, üstüne gelmek. fallen on evil times fena günlere gelmiş. fallen woman düşmüş kadın, fahişe. falling star göktaşı. His eye fell upon me. Gözü bana ilişti. His face fell. Suratı asıldı. It all fell out for the best. Sonucu hayırlı oldu. It fell to my lot. Benim payıma düştü. Bana isabet etti. The plans fell to the ground.Planlar suya düştü.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
fall /fˈɔːl/ 1. düşüş, düşme, sukut, iniş 2. sarkma 3. yıkılma, çökme, inkıraz 4. yağış 5. bir defada yağan yağmur miktarı, düşüş mesafesi, fiyatların düşmesi, ucuzlama 6. dökülme, akma 7. sonbahar, güz, aynı mevsimde veya aynı zamanda doğan kuzular, hayvanların doğması 8. meyil, yamaç, yokuş aşağı 9. zapt olunma 10. düşürme, yıkma 11. güreşte düşüş 12. elbise fırfırı 13. (gen.) (çoğ.) çağlayan, şelâle. fall guy başkasının cezasını çeken kimse 14. dolandırıcılık ve şakada kurban edilen kimse. fall of (man.), the Fall Hz. Adem ve Havva'nın işlediği günah ve sonuçları. fall of the hammer açık artırma ile yapılan satışlarda malın satıldığını bildiren çekiç darbesi. He is riding for a fall. Belâsını arıyor.