From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
draw /dɹˈɔː/ 1. çekme, çekiş 2. silâh çekme 3. çekilen bir şey (kur'a gibi) 4. ilgi çeken herhangi bir şey 5. berabere kalma, berabere biten oyun (satranç, dama) 6. (A.B.D) dik yamaçlı ve derin vadi 7. bir köprünün açılan kısmı. beat to the draw önce davranmak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
draw /dɹˈɔː/ 1. (drew, drawn) çekmek, sürüklemek 2. (kuyudan su) çekmek 3. silah çekmek 4. cezbetmek, ilgi çekmek 5. çizmek, resmetmek, kelimelerle tasvir etmek 6. içine çekmek, emmek (hava, sıvı) 7. ilham almak, kaynak olarak kullanmak 8. almak (faiz, pa ra) 9. suyunu boşaltmak 10. çekip uzatmak (tel) 11. germek (yay, ip) 12. berabere kalmak 13. çekip çıkarmak (diş, tıpa) 14. kapamak (perde) 15. çekmek (baca) draw a conclusion sonuç çıkarmak. draw ahead yavaş yavaş öne geçmek. draw away çekilmek, kendini çekmek. draw an animal iç organlarını çıkarmak, temizlemek (hayvan) draw back geri çekilmek veya çekmek .draw interest faiz getirmek. draw near yaklasmak. draw on account bir hesaptan para çekmek. draw oneself up ciddileşmek. draw out uzatmak 16. konuşturmak, söyletmek, samimi bir şekilde konuşturmak. draw straws kur'a çekmek. draw the line sınırlandırmak. draw up tanzim etmek, yazmak (kontrat, senet) 17. yaklaşıp durmak .