From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
down /dˈaʊn/ 1. ince kuş tüyü, yonda 2. ince tüy, ayva tüyü, (hav.)
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
down /dˈaʊn/ 1. aşağı indirmek, alaşağı etmek, yere yıkmak, devirmek, düşürmek 2. (k.dili.) yenmek (sporda) 3. bir yudumda içmek, (slang) mideye indirmek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
down /dˈaʊn/ 1. aşağı, aşağıya 2. güneye doğru 3. (tiyatro) sahneye doğru, ileride. down and out hayatta yenilgiye uğramış, bezgin, bitkin. down at the heels perişan bir halde. down at the mouth, down in the dumps üzüntülü, hayal kırıklığına uğramış, meyus, cesareti kırılmış. down on his luck talihsiz 4. ümitsiz. Down with (I.) Kahrolsun. (I.) The house burned down Ev yanıp yerle bir oldu. The pressure is down Basınç azaldı. The wind is down Rüzgâr hafifledi. fall down düşmek. get down to work ciddi olarak işe başlamak. He is down with fever Ateşten yatağa düşmüş. knock down vurup devirmek, yere yıkmak 5. tenzilâtlı fiyatla satış yapmak, ucuza vermek. track down araştırıp bulmak. shout down bağırarak susturmak. shut down kapatmak (fabrika, iş yeri) wster down hafifletmek, su katmak. turn down reddetmek 6. (radyoyu) kısmak. shoot down ateş açıp düşürmek. get down to cases sadede gelmek. pay down peşin vermek. put the helm down gemiyi rüzgâr yönüne çevirmek. The sun is going down Güneş batıyor. write down yazmak, kâğıda dökmek.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
down /dˈaʊn/ 1. aşağıya yönelen 2. (k.dili.) üzgün, argın. be down on kızgın olmak, karşı olmak, garez bağlamak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
down /dˈaʊn/ 1. iniş 2. talihin ters dönmesi. ups and downs hayattaki iniş çıkışlar, iyi ve kötü günler.