From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
bolt /bˈəʊlt/ 1. sürgü, kol demiri 2. kilit dili 3. cıvata 4. fırlama, kaçış 5. top (kumaş, duvar kağıdı) 6. yıldırım 7. kısa kalın ok 8. kitabın kesilmemiş kenarları ve sayfaları 9. süngülemek 10. fırlamak 11. düşünmeden söylemek, ağzından kaçırmak 12. çiğnemeden yutmak, alelacele yemek 13. top veya rulo haline koymak (kumaş 14. ansızın yerinden fırlamak 15. (A.B.D.), (pol.) (partisinden) çekilmek 16. (partisine) destek olmaktan kaçınmak 17. ansızın, birdenbire. bolt chisel çapraz keskiç bolt cutter mandal kesecek alet. bolt from the blue hiç umulmadık iş, tam sürpriz, tepeden inme. bolt knife sayfaları kesmek için kullanılan mucellit bıçağı. bolt upright dimdik. ring bolt (den.) halkalı mapa. shoot one' bolt elinden geleni yapmak, son imkanını kullanmak.
From English-Turkish FreeDict Dictionary ver. 0.3:
bolt /bˈəʊlt/ 1. elemek, elek veya tulbentten geçirmek, süzmek 2. eler gibi dikkatle gözden geçirmek.